Pandemi Sonrası Uluslararası Eğitim ve Türkiye’nin Rolü

Pandemi Sonrası Uluslararası Eğitim ve Türkiye’nin Rolü

Emel Öner / Uluslararası Eğitim Uzmanı

Bir yıl önce, Çin merkezli Covid-19 adlı bir salgın haberiyle sarsıldık. Önceleri ne olduğunu çok da idrak edemedik. Sokak ortasında birden düşüp ölenler, solunum cihazlarına bağlı entübe hastalar, ülkelerin bir bir sınırlarını kapatmaları ve ülke içi bir bir gelen kısıtlamalar… Belirsizlik içinde açtığınız her bir televizyon kanalında bir yorumcu, bir uzman, bir bilirkişi, (adına siz her ne derseniz deyin ) kendince bilinmezliği keşfetmiş gibi yorumlar yapıyorlardı. “Gobal güçlerin oyunu, büyük plan, kıyamet alameti..”

Bizler de evlere kapanmış, bir yandan anlatılanlardan anlam çıkarmaya çalışıyor, yabancı birini görünce kaçıyor, evimizi ve kendimizi farklı marka temizik ürünleriyle koruma altına almaya çalışıyorduk. Hala durum aynı ve her iki ayda bir normale, yani ‘yeni normale’ dönme hayalleri kuruyoruz.

“Virüs, yaz mevsimine girerken veya yaz bitimi,en geç Aralık ayı, o da olmadı Şubat sonu kesin hayatımızdan çıkıp gider “ dedik.

Sonra müjdeli bir haber geldi. Almanya’da Türk bilim insanları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci , koronavirüs aşısının ilk mucitleriydi. Çok sevindik. Gurur duyduk. “Tamam şimdi virüsü yendik” dedik. Sonra tanıdığımız, bildiğimiz , güvendiğimiz isimler, bir bir tarihler verdiler. “Yıl sonu veya en geç iki yıl sonra biter” dediler.

Ve yeni bir tarih daha var , bir öngörü … “ virüs 10 yıl bizimle ”

Pandemi süreci başından beri hepimiz bir bilinmezliğin içindeyiz. Eski günlerimize özlemle bakıyoruz. Ama içimizdeki umut tabi ki bitmiyor. “Virüs bir gün çekip gidecek… “

Virüs birgün çekip gidecek ve biz aslında bizler için neyin değerli olduğunu çok daha iyi anlayacağız. Bu salgın , insanların da sistemlerin de güçlü ve zayıf yanlarını ortaya koyuyor. Belki de bizlere neyin korunmaya değer , neyin değişime muhtaç olduğunu gösteriyor.Ve bu kriz elbet aşılacak , biz dünya insanları birbirimize daha farklı yaklaşacağız. Belki de bugüne kadar oldukça normal gelen her şey için de müteşekkir olacağız .

Gelelim yazımın ana konusu olan uluslararası eğitime.. Pandemi ile birlikte dünya genelinde birçok eğitim kurumu, uzaktan online eğitime geçti, kimisi ise kapandı. Ekonomisinde yabancı öğrenci turizminden gelir payı yüksek olan İngiltere, Amerika gibi ülkelerin eğitim kurumları durumdan en çok olumsuz etkilenenler oldu. Uluslararası eğitimde rekabet ve ülkelerin pazarlama stratejileri de yeni normalleşme ile birlikte değişime uğruyor. Ya popüler uluslararası eğitimde yeni ülkeler ön plana çıkacak, ya da eskiden popüler olan ülkeler veya eğitim kurumları sahip olduğu teknolojiyi, bilgi birikimini, hatta markalarını , Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere getirerek, eğitimde farklı bir pazarlama stratejisine girecekler. Bu çalışmaları da , pandemi sonrası eğitimde uluslararası eğitim yarışını da aslında şimdiden görebiliyoruz.

Örneğin Çin, son 8 aydır ülkesine eğitim için gelecek yabancı öğrencilere ücretsiz dil eğitimi, ücretsiz üniversite eğitimi ve hatta cep harçlığı, konaklama ve yaşam bursları gibi yoğun bir eğitim kampanyası yürütüyor. Veya İngiltere , onlar da Birleşik Krallık Türkiye Büyükelçisi önderliğinde , Türkiye eğitim ve kültür ayağı olan British Council ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı binasından ayrılmıyorlar. Ortak öğretmen eğitimleri projesi, kitap sektöründe olan İngiliz yayınevlerinin kitap ve sınav satma seferberliği, ikili üniversite işbirliği gelişim projeleri, Brexit sonrası toparlanmada Türkiye ile yakınlaşmanın önemi ve her alanda olduğu gibi eğitim işbirliği hedefinin ilk sıraya konması, tarihte ilk defa bu derece Milli Eğitim Bakanlığı ile yakın diyaloğun yakalanmış olduğunun ifade edilmesi ve İngiliz yayınevi ve eğitim kurumlarının bu yakalanan işbirliğine hazır olması gerektiğinin vurgulanması ve diğerleri… Yani, yeni dünya düzenine geçişte uluslararası eğitim aktörleri de değişime ayak uydurmakta….

Peki Türkiye bu gelişim ve değişimin neresinde?

Eğitimde 2023 vizyon çalışmaları konuşulurken biz pandemi öncesi Türkiye ve dünyadaki ulusararası eğitim çalışmaları ve gelişimine şöyle bir hatırlatma yapalım. Türkiye, Doğu ile Batı’nın birleşme noktasında stratejik bir konuma sahip ve çok uzun bir tarihi geçmişi var. Türkiye, hem Asya’nın hem de Avrupa’nın bir parçası olduğu için, geniş bir iklim ve coğrafi çeşitliliğe sahip. Türkiye nüfusu, yüzölçümü ve ekonomisi ile dünyanın ilk on yedi ülkesi arasında yer alıyor. Bilimsel makale üretme potansiyeli yönünde ilk on dokuz ülke arasında bulunuyor. Ülkemizin coğrafi konumu, genç nüfusu ve gelişme dinamiği bakımından, dünya genelinde, üniversiteler açısından, eğitim üssü haline getirilebilmesi ihtiyacı doğuyor. Bu imkânsız değil. Yeter ki siyaset üstü yaklaşımla bilimsel liyakate dayalı bir yapılanma sağlansın.

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de ülkeler arasındaki kalkınma ve uygarlaşma yarışında ülkelerin ulusal güçleri belirleyici olmaktadır. Millî gücü yüksek olan ülkeler hem uygarlığa katkı yapmada etkili olur hem de dünya ulusları sahnesinde önemli aktörlerden biri haline gelir. Dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Türkiye de daha güçlü olarak etkililiğini artırmak zorundadır. Eğitim, ulusal güç unsurlarının birçoğuyla ilgilidir ve bu unsurların geliştirilmesi ancak eğitimle mümkündür. Dünya’nın en kaliteli ilk 500 üniversitesi listesine baktığımızda Türkiye’den sadece 1 veya 2 üniversitenin adını görüyoruz , onlar da listenin son sıralarında yer alıyor.

Dünya genelinde birçok ülke, dünyanın en iyi üniversitelerine sahip olma yarışı içine girmişlerdir. Böylece kendi ülkesinin eğitim kalitesini arttırdığı gibi çok sayıda yabancı öğrenciyi ülkeye çekerek beyin göçüne ve güçlü bir mali kaynağa sahip olmaktadırlar. Dünya genelinde kaliteli üniversitelere sahip olmak demek yükseköğretimin sadece öğrenme ve araştırma kalitesinin iyileştirilmesi için değil, aynı zamanda ve daha da önemlisi gelişmiş bilgiyi elde ederek, uyum sağlayarak ve yaratarak küresel eğitim pazarında rekabet yeteneğini arttırmak demektir.

Dünyanın en iyi ilk 100 üniversitesine baktığımızda çoğunluğunu Amerika ve İngiliz üniversiteleri oluşturuyor ve bunların ortak özelliği yüksek nitelikli öğretim üyesi, araştırmada mükemmeliyet, kaliteli eğitim, kamusal ve diğer kaynaklardan edinilen bol mali kaynak, çok yetenekli öğrenciler , akademik özgürlük, iyi tanımlanmış özerk yönetişim, öğrencilerin yaşantısı için iyi donanımlı tesisler ve üniversitenin toplumsal katkısı olarak gözükmektedir. Ölçütler, iş gücü pazarında yüksek nitelikli mezun vermesi, üst düzeyde bilimsel dergilerde yayın yapması, öncü nitelikte araştırma yürütmesi, teknoloji ve bilimsel patent sahibi olması ve teknik inovasyona katkı sağlaması şeklinde sıralanmaktadır. Bu üniversitelerin en önemli özelliği yüksek lisans öğrenci sayısının lisans öğrencisi sayısından fazla olmasıdır.

Bugün dünyada milyonlarca öğrenci, ülkesi dışında öğrenim görüyor.

ABD, yabancı öğrencileri Amerika’ya eğitim amaçlı çekmek için Temmuz 2005’te Birleşik Devletler’de yapılan yasa değişiklikleri ile ülke güvenliği, eğitim ve ticarette ayrıntılı bir strateji geliştirdi. Birleşmiş Milletler, yabancı öğrenciler için iletişim ve tavsiye kaynaklarını destekliyor. “Education USA “ vasıtasıyla kolej ve üniversitelerle sürekli işbirliği sağlanıyor. Education USA küresel bir network’tür.

Birleşmiş Milletler’de Bureau of Educational and Cultural Affairs tarafından desteklenen 170 ülkede yaklaşık 450 danışmanlık ve bilgi merkezi bulunmaktadır. Bu merkezler genellikle Birleşmiş Milletler büyükelçiliklerinde bulunmaktadır. Üniversiteler ve özel eğitim organizayonları bu merkezlerde Amerika’daki eğitim fırsatları ile ilgili ücretsiz bilgi vermektedir.

Ve AVRUPALI AKTÖRLER…

Çeşitli Avrupa ülkeleri resmi girişimler ile ülkelerinin çekiciliğini arttırmak için çeşitli çalışmalar yapıyorlar. Şüphesiz en aktif ülkeler Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Hollanda ve son yıllarda İrlanda’dır.

Birleşik Krallık Hükümeti’nin yüksek öğrenimi pazarlama girişimlerine en iyi örnek eski başbakanlardan Tony Blair’in hamlesidir . Blair , 1999’da Birleşik Krallığı uluslararası öğrenciler için cazip hale getirdi: Bunu nasıl mı yaptı ? İngiliz üniversite ve kolejlerine gelen uluslararası öğrenci oranını arttırmayı amaçlayan dünya çapında bir kampanya başlattı ve İngiliz hükümeti bu kampanyayı finanse etti. Kampanya’ya 1999’dan beri yaklaşık £11 million (16.3 million Euro) yatırım yapıldı.

Bunlar;
• Bir UK eğitim markası oluşturmak ve geliştirmek;
• Global bir pazarlama kampanyası hazırlamak ve bu markayı tanıtmak;
• Uluslararası öğrencilere kolaylık sağlayan bir göçmenlik yasası oluşturmak;
• Uluslararası öğrencilere UK’de okurken çalışma hakkının tanınması;
• Uluslararası öğrencilerin ülkedeki iş piyasasında işe alınması konusunda kolaylaştırıcı ve öncelik tanıyıcı düzenlemelerin yapılması;
• UK hükümeti tarafından, eğitim acenteleri ve UK education kuruluşları arasında yüksek kademede işbirliğini geliştirici düzenlemelerin yapılması;
• Yerel acentelere daha iyi ulaşmak ve etkinliği arttırıcı bir bir sistem oluşturmak;
• Education UK (www.educationuk.org) web sitesini geliştirmek , kaliteli ve garantili programlara ilişkin kapsamlı bilgi erişimi sağlamak.

British Council, UK yüksek öğrenimin 5 yıllık küresel pazarlama kampanyasının anahtar oyuncusudur ve PMI ( Prime Minister’s Initiatives)’nda parçası olduğu dünya çapında düzenlenen bu kampanya Ocak 2000 yılında aktif olarak başlatılmıştır. Education Concelling Service (ECS)’e, üye olarak bağlı 300 UK yüksek ve ileri eğitim kurumu, özel okul ve kolejler, profesyonel araştırma kuruluşları, birleşmiş organizasyonlar bulunmaktadır. ECS British Council’in network’ünden yararlanmaktadır ve 110 ülkedeki ofislerle çalışmaktadır. Birleşik Krallık’ın uluslararası eğitim ve öğretim pazarındaki payı kapsamlı bir kampanya vasıtasıyla çeşitli promosyon çalışmaları ve destek hizmetler sayesinde her geçen gün artmaktadır. ECS üye kuruluşlar kalifiye uluslararası öğrencilerin işe alınmasına yardım ediyor. Pazarlama kampanyasının kalbi olan Education UK markası oluşturulmuş ve kampanyanın geliştirilmesi için de kapsamlı bir pazar araştırması yapılmıştır. Bu marka özel sektör pazarlama ve iletişim şirketleri ile geliştirildi. Markayla öncelikle 25 ülkede üst düzey ve yenilikçi pazarlama kampanyaları faaliyete geçirildi. British Council ayrıca 2 pazarlama web sitesine ev sahipliği yapıyor.

Education UK (www.educationUK.org) websitesi uluslararası öğrenciler için UK education ve eğitim konularında bilgi ihtiyacını da sağlıyor. Bu websitenin kurs veritabanı UK devlet ile özel eğitim ve öğretim kurumunda bulunan 500 binin üzerinde program içeriyor. Ki bu sadece yüksek öğrenim değil. Site öğrenciler için 20’den fazla ülkenin yerel diline uygun hale getirilmiştir. Son verilere göre Education UK websitesini yaklaşık 5 milyon ziyaretçi görüntülüyor. GETIS (Global Education and Training Information Service, www.britishcouncil.org/promotion/getis/gethome.htm) British Council’ir UK eğitim öğretim hizmetinin pazarlanması amacı ile herkesi içine çeken web ve e-mail tabanlı yurt dışı pazarlama bilgi servisidir. British Council, uluslararası eğitim ve öğrenci taleplerini
araştırmaktadır. 2004’te Universities UK ve IDP Education Australia’nın yaptığı ortak bir araştırma projesinde dünyadaki uluslararası öğrencilerin yüksek öğrenime olan gelecek talepleri araştırıldı.

Rapor, 2004 yılında “Forecasting International Student Mobility” başlığı altında 144 ülkeden
uluslararası öğrencilerin ana dili İngilizce olan ülkelere talep oranlarını içeriyor. Birleşik Krallık’ta yabancı öğrencilerin katıldığı okul sayısı toplamda 2680. Bu okulların 280’ni akademik eğitim veren üniversitelerden oluşuyor , diğerleri ise dil ve mesleki eğitim kuruluşlarından ibaret. Üniversitelerin 220’si İngiltere’de, 33’ü İskoçya’da, 21’i Galler ve 6’sı da Kuzey İrlanda’da.

Almanya’daki eğitim çalışmalarına bakarsak ….

Almanya’da ortak girişim olan ulusal pazarlama kampanyasına federal hükümetten, eyaletlerden, rektörlerden ve ileri gelen araştırma ve bilim kurumlarından, işçi ve sanayi temsilciliklerinden destek olduğunu görüyoruz. Örneğin DAAD (German Academic Exchange Service) gibi. Bu grup 35 kişilik bir ortak girişim. GATE-Germany , bir konsorsiyumda 100’ün üzerinde Alman yüksek öğrenim kurumu, DAAD ve Alman rektörlerin katılımıyla bir konferans gerçekleştirmiş ve bu konferansta uluslararası pazarda üye üniversitelerin eğitim ve araştırma programları incelenmiştir. GATE Germany, sadece pazarlama girişimlerini kapsamıyor, aynı zamanda ( sergi standı, bilgi ve promosyon turları, medya kampanyaları,vb.) ayrıca Alman üniversitelerinin pazarlanması için eğitim seminerleri, yayınlar (print, CD-ROMs, websites) eğitim sektörü ile ilgili bilgi ve eğitim pazarları, systemler ve kuruluşlar içeriyor. GATE Germany’e haricinde, DAAD’ın diğer departmanları Almanyadaki eğitimle ilgili broşür ve katologlar yayınlıyorlar. Ayrıca kendi İngilizce websiteleriyle ve uluslararası öğrenci fuarlarıyla tüm eğitim kurumlarını ve üniversitelerini tanıtıyorlar.

Gelelim Fransa’ya …

Fransız hükümeti, 1990’lardan sonra ülkeyi yabancı öğrenciler için çekici hale getirmek hedefiyle bir dizi atılımlar yaptı. 1998’de Chevenement law uluslararası öğrenciler için vize konusunda düzenlemelere gitti.Fransız Eğitim Bakanlığı, araştırma ve teknoloji ajansı olan Foreign Affairs EduFrance’i kurdu. Bu kuruluşun misyonu, dünya çapında Fransız yüksek eğitim kurumlarının uluslararası öğrenciler tarafından tercih edilirliğini arttırmak, karşılama ve konaklama hizmetlerinin koordinasyonunu sağlamak, Fransız eğitim metodları sunmak ve yerel ortaklarla küresel iletişim ve pazarlama stratejilerini uygulamaktır. EduFrance’in dünya çapında 80 yerel ofisi ile 180 üye kamu ve özel Fransız yüksek öğrenim kurumu bulunmaktadır. Bu ofisler, Fransız derneklerinde ya da Fransız büyükelçiliklerinde yer alıyor. Yerel ofislerde potansiyel öğrencilere bilgi ve danışmanlık hizmeti veriliyor.. EduFrance’in web-portal’ında 450 Fransızca eğitim programı bulunuyor. EduFrance, 21 ülkede, 14 yerel dilde geliştirilmiştir.

Türkiye’de yabancı öğrenciler ile ilgili durum ne ? Bir de ona temas edelim.

Özellikle komşu ülke öğrencilerinin Türkiye’ye eğitim için büyük ilgi gösterdikleri aşikar. Bu ilginin başında tabiki yakınlık, ortak din ve kültür bağları önemli rol oyuyor. Birçok komşu ülkeyle vizelerin kaldırılıyor olması ve yeni ticari anlaşmalarla yaşanan ekonomik gelişim, ailelerin çocuklarını Türkiye’de okutma düşüncelerini pekiştiriyor. Bu gelişimde özel üniversitelerin rolü çok büyük olacak.. Yasal yapılanmanın haricinde devletten çok fazla beklenti içinde de olmamız doğru olmaz. Umarım bir gün Türkiye’deki değerli üniversitelerimiz de dünya genelindeki en iyi 500 üniversite arasında üst sıralarda yerini alır. Yüzbinlerce yabancı öğrenci, ülkemizde yapılacak bütüncül bir anayasada yeni modern ve vizyoner bir yükseköğretim yasasının hazırlanmasıyla , Türkiye ye eğitim için gelirler ve ülkemizin ekonomik ve uluslararası sosyal gelişiminde etkin bir rol oynarlar. Tabi önce üniversite anlayışının ve üniversiteli olma bilincinin toplumun her kesimi tarafından benimsenmesi gerekiyor. Tüm bu köklü değişiklik ve çalışmalar ile Türkiye’yi yabancı öğrenciler için eğitimde bir cazibe merkezi haline getirmek ve dünya genelinde üniversitelere sahip olmak çok da zor değil. Belki kısa vadede olmasa da orta ve uzun vadede Türkiye dünya sahnesinde eğitim açısından başarılı bir gelişim sergileyebilir.

Emel Öner

Related post